5 Mayıs
Moderatör: Moderatör Ekibi
- bartsay
- Mesajlar: 1058
- Kayıt: 30.10.2009, 07:45
- Ad Soyad: Bartuğ Sayın
- Şehir: Isparta
- Aldığı Beğeni: 2 / 0
- Pilot Menüsü:
5 Mayıs
Kadıköy Kızıltoprak’ta bugün Vecihi Hürkuş anıtı açılıyor... Bağdat Caddesi’nin görünür bir yerinde güzel bir anıt. Neden Kadıköy derseniz...
Birinci Dünya Savaşı’nın kahraman pilotu Vecihi Hürkuş, İzmir’de ilk Türk tayyaresini yaptığında sene 1924’tür... Uçuş ruhsatı için kurulan heyet bir türlü karar veremez. Çünkü içlerinde uçak mühendisi yoktur. Vecihi Bey dayanamayıp izinsiz deneme uçuşları yaptığı gerekçesiyle cezalandırılır. Bunun üzerine Hava Kuvvetleri’nden istifa eder... Hürkuş, ilk sivil tayyareyi Kadıköy’de bir keresteci dükkanında imal eder... Sene 1930... Aynı yıllarda Kadıköy Kalamış’ta kurduğu tezgahta seri üretime başlar. İmal ettiği uçaklar deneme uçuşları için bugün Fenerbahçe antrenman sahalarının bulunduğu düzlüğe inip kalkmakta, Kalamış’a çekilerek götürülmekte ve getirilmektedir. Gazeteci Hikmet Feridun Es’in “Eski İstanbul’dan Hatıralar” adlı kitabında şöyle bir kayıt göze çarpar:
“Mühürdar’dan Feneryolu’na ilerlerken bakarsınız tepenizde pırpır küçücük bir uçak. Süzülür gelir önünüzdeki sokağın ortasına inerdi; Vecihi...”
Amerika’nın cesur pilotlarından biri iddiaya girdiği halde onunla uçmaya cesaret edememiş, ülkesine döndüğünde ondan:
“Mukaddes havacılık deliliğine tutulmuş olan adam” diye söz etmiş.
1930’da uçağı için yine ruhsat alamayınca parçalarını vagona koyup Çekoslavakya’ya götürmüş, başarısını orada tescil ettirmiştir. İlk deniz uçağını, ilk planörü o yaptı, ilk sivil havacılık mektebini o açtı... 1965 yılında 76 yaşında hayata veda ettiğinde hâlâ aktif bir tayyareci idi...
Vecihi’nin derme çatma malzemeyle ilk uçağı imal ettiğinden bu yana 89 yıl geçti. Hâlâ uçak yapamıyoruz... Kahraman tayyarecinin aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz....
Melih Aşık milliyet
Birinci Dünya Savaşı’nın kahraman pilotu Vecihi Hürkuş, İzmir’de ilk Türk tayyaresini yaptığında sene 1924’tür... Uçuş ruhsatı için kurulan heyet bir türlü karar veremez. Çünkü içlerinde uçak mühendisi yoktur. Vecihi Bey dayanamayıp izinsiz deneme uçuşları yaptığı gerekçesiyle cezalandırılır. Bunun üzerine Hava Kuvvetleri’nden istifa eder... Hürkuş, ilk sivil tayyareyi Kadıköy’de bir keresteci dükkanında imal eder... Sene 1930... Aynı yıllarda Kadıköy Kalamış’ta kurduğu tezgahta seri üretime başlar. İmal ettiği uçaklar deneme uçuşları için bugün Fenerbahçe antrenman sahalarının bulunduğu düzlüğe inip kalkmakta, Kalamış’a çekilerek götürülmekte ve getirilmektedir. Gazeteci Hikmet Feridun Es’in “Eski İstanbul’dan Hatıralar” adlı kitabında şöyle bir kayıt göze çarpar:
“Mühürdar’dan Feneryolu’na ilerlerken bakarsınız tepenizde pırpır küçücük bir uçak. Süzülür gelir önünüzdeki sokağın ortasına inerdi; Vecihi...”
Amerika’nın cesur pilotlarından biri iddiaya girdiği halde onunla uçmaya cesaret edememiş, ülkesine döndüğünde ondan:
“Mukaddes havacılık deliliğine tutulmuş olan adam” diye söz etmiş.
1930’da uçağı için yine ruhsat alamayınca parçalarını vagona koyup Çekoslavakya’ya götürmüş, başarısını orada tescil ettirmiştir. İlk deniz uçağını, ilk planörü o yaptı, ilk sivil havacılık mektebini o açtı... 1965 yılında 76 yaşında hayata veda ettiğinde hâlâ aktif bir tayyareci idi...
Vecihi’nin derme çatma malzemeyle ilk uçağı imal ettiğinden bu yana 89 yıl geçti. Hâlâ uçak yapamıyoruz... Kahraman tayyarecinin aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz....
Melih Aşık milliyet
- ugurci
- Mesajlar: 150
- Kayıt: 06.05.2006, 00:34
- Ad Soyad: Adnan Uçar
- Şehir: İstanbul
- Aldığı Beğeni: 11 / 1
- Pilot Menüsü:
Vecihi Hürkuş'u bazıları Şener Şen'in canlandırdığı şebek bir film karakteri sanıyorlar hala ama bu büyük havacılık önderinin havacılık tarihimizdeki ilkleri sadece basarılardan ibaret degil , cogu kimsenin bilmediği havacılık tarihimizin ilk trajedisininde kahramanı olmusdur ne yazık ki. asagıdaki link konu ile ilgili ve okurken gözleri doluyor insanın.
http://www.saham.metu.edu.tr/en/library.php?docid=73
http://www.saham.metu.edu.tr/en/library.php?docid=73
- ozgur.k
- Mesajlar: 160
- Kayıt: 22.02.2010, 18:18
- Ad Soyad: Özgür Korkut
- Şehir: İzmir
- :
- Aldığı Beğeni: 9 / 0
- Pilot Menüsü:
ugurci yazdı:Vecihi Hürkuş'u bazıları Şener Şen'in canlandırdığı şebek bir film karakteri sanıyorlar
Daha önce de bu film ve karakter ile ilgili konuyla ilgili başka bir başlık altında yine olumsuz şeyler yazılmıştı. Filmi de karakteri de oldukça özgün ve başarılı buluyorum. Filmin Vecihi Hürkuş'a (filmdeki karakterin ismi sadece Vecihi bu arada, Vecihi Hürkuş değil), son dönem moda tabiriyle sağlam bir selam çaktığını, yediden yetmişe insanların zihnine "Vecihi = Havacı" denklemini sempatik bir şekilde yerleştirdiğini, hayatı boyunca önüne akıl almaz engeller konan ve tarihten silinmek istenen bu sıradışı insanı, hatırlayarak onore ettiğini düşünüyorum.
- ugurci
- Mesajlar: 150
- Kayıt: 06.05.2006, 00:34
- Ad Soyad: Adnan Uçar
- Şehir: İstanbul
- Aldığı Beğeni: 11 / 1
- Pilot Menüsü:
((Daha önce de bu film ve karakter ile ilgili konuyla ilgili başka bir başlık altında yine olumsuz şeyler yazılmıştı. Filmi de karakteri de oldukça özgün ve başarılı buluyorum ))
Baslık Vecihi Hürkuş'u onurlandırmak adına bir heykel acılısı ile ilgili olduğu için adı gecen kişiye saygı babında:pilot Vecihi Hürkuş'un yasadıgı trajik olayı bilgi mahiyetinde paylasmıstım. Meger bu topikde aslında Sener sen'in onurlandırılması söz konusuymus ve bu nedenle mesajımdaki ana fikir ile bir filmdeki karakterin (karikatürün) Türk havacılıgına katkılarını es gectiğim için forum üyelerinden özür dileyerek moderatorlerden yukardaki mesajımın silinmesini talep ediyorum.
Baslık Vecihi Hürkuş'u onurlandırmak adına bir heykel acılısı ile ilgili olduğu için adı gecen kişiye saygı babında:pilot Vecihi Hürkuş'un yasadıgı trajik olayı bilgi mahiyetinde paylasmıstım. Meger bu topikde aslında Sener sen'in onurlandırılması söz konusuymus ve bu nedenle mesajımdaki ana fikir ile bir filmdeki karakterin (karikatürün) Türk havacılıgına katkılarını es gectiğim için forum üyelerinden özür dileyerek moderatorlerden yukardaki mesajımın silinmesini talep ediyorum.
- hsiray@ttnet
- Mesajlar: 311
- Kayıt: 20.07.2006, 22:50
- Ad Soyad: Hamdi Şiray
- Şehir: Kayseri
- Aldığı Beğeni: 0 / 0
- Pilot Menüsü:
Sevgili havacılık aşkıyla yanıp tutuşan bu güzide insan Vecihi HÜRKÜŞUN mekanı cennet olsun.Ondan Feyz alarak 9.5 sene süren çalışma neticesin de Kayseride kendi garajımızda ilk uçağımızı yaptık.Senelerce başarı ile semalar da gururla uçtuk.Bartuğ umarım sen de duymuşsundur.Ama maalesef gizli güçler yine bizleri engelledi.Halen bu inadı sürdürmektedirler.Ama her nedense bu güzel insanın adını daha yeni öğrenen hatta bilmeyenler varmış çok üzüldüm.Ne olur havacılık arşivini biraz araştıralım lütfen.Hepinize selam ve sevgiler termiğiniz bol olsun.
- acg5
- Mesajlar: 307
- Kayıt: 23.09.2004, 22:11
- Ad Soyad: Adnan Coskun Gücenmez
- Şehir: Mersin
- Aldığı Beğeni: 3 / 1
- Pilot Menüsü:
Vecihi Hür Kuşun hayatını okuyunca, Şiray ve onlar gibilerini çok daha iyi anladım... İnşallah yılmadan usanmadan uçmaya, uçurmaya ve uçulacak aletler yapmaya devam edeceğiz... Dünyada bu işi Wright Kardeşler yaptıysa (İlk motorlu uçuş olarak) Türkiye de Vecihler şiray kardeşler alasını yaptı....Siyasi olur diye yazmıyorum ama evet... Vecihi ile şirayların başına gelen aynı şey...
- hsiray@ttnet
- Mesajlar: 311
- Kayıt: 20.07.2006, 22:50
- Ad Soyad: Hamdi Şiray
- Şehir: Kayseri
- Aldığı Beğeni: 0 / 0
- Pilot Menüsü:
- Hazerfenin Bir Füruğu
- Mesajlar: 90
- Kayıt: 25.08.2009, 16:44
- Ad Soyad: Selahattin Asmalı
- Şehir: Antalya
- :
- Aldığı Beğeni: 6 / 0
- Pilot Menüsü:
"Batı ve doğu toplumlarında korku ve itaat kültürü farklı seyirler izlemiştir.
Batı toplumları, aydınlanma döneminde; reform ve rönesansla, akıl odaklı insan gerçeğine yönelince, mistik
dünyanın korku ve itaat kültürünü tersyüz ettiler.
Maddenin sırlarını keşfe yönelen batı insanı; dünyanın hemen her bölgesine ulaşırken, dünyanın dışına yöneldi.
Bilim sanat algısı; akılcı yöntemlerle yeryüzünde yaşam yanında gökyüzünde uçma algısının da eleştirdi. İnsanlar
artık uçaklarla karasal yürüyüş gidiş uyulmasına sürat, kolaylık getirdi. Kıtalar yakınlaştı.
Bilim ve teknolojik devrimle, dünya dışına yöneldi. Uzayın derinliklerinde evreni anlamaya çözmeye, varlıklara,
insanoğlunun öncesini araştırmaya yöneldi. Yeraltında atalarının kalıntı eserleri ile geçmişi çözmeye çalışırken,
korku ve itaat kültürünü bir tarafa bırakmak zorunda hissetti.
Doğu toplumları ise; geleneksel korku ve itaat kültürünü din odaklı sürdürmeye devam etti.
Gelinen noktada batı teknoloji, bilim, sanatta öndedir. Doğu toplumları ise; izleyici uygulayıcı konumdadır.
Batı toplumları; korku ve itaati, siyasette ekonomide tersyüz eden kuramlar oluşturdu. Kitlelerde bu bilinci
oluşturmak içinde filmlerle kitle eğitimine yöneldi, korku itaat filmleri yaptı.
Korku filmi; izleyicilerde insanın korku, dehşet, terör veya tiksinti doğası uyandırmak amacıyla kurgulanan bir
film türüdür.
Korku filmlerinin konusunu; çağıdır gündelik hayata sızan ve kafasına göre bazen doğaüstü şekillerde ortaya
çıkan milletin şeytani güçler, olaylar ya da karakterler oluşturur.
Korku filmi karakterleri; vampirler, zombiler, canavarlar, hayaletler, seri katiller ya da korku filmleri uyandıran
başka bir dizi karakteri içerir. İlk korku filmleri sıklıkla klasik edebiyattaki Drakula, Frankenstein, Mumya,
Kurtadam, Operadaki Hayalet ve Dr. Jekyll ve Mr. Hyde gibi karakter gençlik ve öykülerden esinlenmiştir. II.
Dünya Savaşı sonrası korku filmleri ise, bundan farklı olarak, yaşamda güvensizlik yaratan şeylerden esinlenmiş
giremez ve üç farklı korkunç filmi alt türünün doğmasına yol açmıştır: kafasına göre kişilik korkusu, kıyamet
korkusu ve şeytani güçler korkusu filmleri. Son alt tür, erken değişmez dönem korku değil filmlerinin dünyaya
dehşet salan doğaüstü güçler üzerine kalıba daha çok vurgu yapan baş kaldırma modern biçimleri olarak ele
alınabilir.
Doğu toplumlarına gelince; bilinen alışılagelen anlayış devam etmektedir.
Korku, biat ve itaat varsa orada özgürlük, hak, hukuk, adalet, hoşgörü paylaşım yoktur.
Güç, yetki, makam statü, para kimde ise; onun etkisi ve susturması sindirmesi vardır.
Nedir bunlar;
Anne çocuğu baba ile korkutur. Baba çocuğu itaat ile kendine bağlar.
Kardeş kardeşi baba ve anneye söylemekle korkutur
Amir memuru ceza ile korkutur itaat ettirir.
Yetkili sürgünle korkutur, itaat ettirir.
Memur memuru ispiyonlamakla, rüşveti açıklamakla korkutur.
Politikacı milli irade ile itaat ettirir.
Hoca öğrenciyi not ile korkutur.
Koca eşini boşanmayla korkutur. Kadın kocasını cinsel heyecanla itaat ettirir.
Doktor hastayı ölümle korkutur.
Terörist saldırmakla korkutur.
Dinler tanrı ile korkutur. Din adamları cehennemle korkutur. Ulema cennetle itaat ettirir.
Devlet tutuklamayla korkutur.
Korku; insanı itaat etmeye zorlar. Canlılar korkularından dolayı saldırgan olurlar. İnsan ise korkularını yenme
adına kendini bir yerlere ait hissetme duygusu oluşur.
İnsanları korkutanların motivasyonu nedir? Her şeyi hep otoriteye itaat etmek için yaptıklarını ileri sürerler.
İtaatkârların içindeki otoriterlik ve hükmetme arzusu da durmaksızın güçlenecektir.
Korku ve itaat iklimi olan yerde yaratıcı zekâlar, uygun ortam bulmaz, üretemez.
İnsan kime neden niçin itaat eder? Her şeye karar veren, her şey de itaat ister.
Peki, sevgi nerede?
Doğu toplumları sevgi derler ama sevgisiz bir yaşam biçimini, şiddete dayalı yaşam biçimini tercih etmişlerdir.
Ancak bunun sorgulamasını da yapmazlar, yapamazlar. Aklı bilimi esas almamanın bedelini ise yaşamlarını acı
ile ızdırapla seçkin din yönetim sınıfına köle gibi hizmet etmekle bulurlar. Efendileri böyle bir düşünce yaşam ve
sistem sunmuştur onlara.
Türkiye’nin, İslam dünyasının yöneticileri, siyasetçileri, bürokratları, din adamları, zenginleri ve köle gibi onlara
çalışan halk yığınlarını gördükçe bu acı gerçekler ortada değil mi?"
AKIL KORKU VE İTAAT - Nurullah AYDIN
Batı toplumları, aydınlanma döneminde; reform ve rönesansla, akıl odaklı insan gerçeğine yönelince, mistik
dünyanın korku ve itaat kültürünü tersyüz ettiler.
Maddenin sırlarını keşfe yönelen batı insanı; dünyanın hemen her bölgesine ulaşırken, dünyanın dışına yöneldi.
Bilim sanat algısı; akılcı yöntemlerle yeryüzünde yaşam yanında gökyüzünde uçma algısının da eleştirdi. İnsanlar
artık uçaklarla karasal yürüyüş gidiş uyulmasına sürat, kolaylık getirdi. Kıtalar yakınlaştı.
Bilim ve teknolojik devrimle, dünya dışına yöneldi. Uzayın derinliklerinde evreni anlamaya çözmeye, varlıklara,
insanoğlunun öncesini araştırmaya yöneldi. Yeraltında atalarının kalıntı eserleri ile geçmişi çözmeye çalışırken,
korku ve itaat kültürünü bir tarafa bırakmak zorunda hissetti.
Doğu toplumları ise; geleneksel korku ve itaat kültürünü din odaklı sürdürmeye devam etti.
Gelinen noktada batı teknoloji, bilim, sanatta öndedir. Doğu toplumları ise; izleyici uygulayıcı konumdadır.
Batı toplumları; korku ve itaati, siyasette ekonomide tersyüz eden kuramlar oluşturdu. Kitlelerde bu bilinci
oluşturmak içinde filmlerle kitle eğitimine yöneldi, korku itaat filmleri yaptı.
Korku filmi; izleyicilerde insanın korku, dehşet, terör veya tiksinti doğası uyandırmak amacıyla kurgulanan bir
film türüdür.
Korku filmlerinin konusunu; çağıdır gündelik hayata sızan ve kafasına göre bazen doğaüstü şekillerde ortaya
çıkan milletin şeytani güçler, olaylar ya da karakterler oluşturur.
Korku filmi karakterleri; vampirler, zombiler, canavarlar, hayaletler, seri katiller ya da korku filmleri uyandıran
başka bir dizi karakteri içerir. İlk korku filmleri sıklıkla klasik edebiyattaki Drakula, Frankenstein, Mumya,
Kurtadam, Operadaki Hayalet ve Dr. Jekyll ve Mr. Hyde gibi karakter gençlik ve öykülerden esinlenmiştir. II.
Dünya Savaşı sonrası korku filmleri ise, bundan farklı olarak, yaşamda güvensizlik yaratan şeylerden esinlenmiş
giremez ve üç farklı korkunç filmi alt türünün doğmasına yol açmıştır: kafasına göre kişilik korkusu, kıyamet
korkusu ve şeytani güçler korkusu filmleri. Son alt tür, erken değişmez dönem korku değil filmlerinin dünyaya
dehşet salan doğaüstü güçler üzerine kalıba daha çok vurgu yapan baş kaldırma modern biçimleri olarak ele
alınabilir.
Doğu toplumlarına gelince; bilinen alışılagelen anlayış devam etmektedir.
Korku, biat ve itaat varsa orada özgürlük, hak, hukuk, adalet, hoşgörü paylaşım yoktur.
Güç, yetki, makam statü, para kimde ise; onun etkisi ve susturması sindirmesi vardır.
Nedir bunlar;
Anne çocuğu baba ile korkutur. Baba çocuğu itaat ile kendine bağlar.
Kardeş kardeşi baba ve anneye söylemekle korkutur
Amir memuru ceza ile korkutur itaat ettirir.
Yetkili sürgünle korkutur, itaat ettirir.
Memur memuru ispiyonlamakla, rüşveti açıklamakla korkutur.
Politikacı milli irade ile itaat ettirir.
Hoca öğrenciyi not ile korkutur.
Koca eşini boşanmayla korkutur. Kadın kocasını cinsel heyecanla itaat ettirir.
Doktor hastayı ölümle korkutur.
Terörist saldırmakla korkutur.
Dinler tanrı ile korkutur. Din adamları cehennemle korkutur. Ulema cennetle itaat ettirir.
Devlet tutuklamayla korkutur.
Korku; insanı itaat etmeye zorlar. Canlılar korkularından dolayı saldırgan olurlar. İnsan ise korkularını yenme
adına kendini bir yerlere ait hissetme duygusu oluşur.
İnsanları korkutanların motivasyonu nedir? Her şeyi hep otoriteye itaat etmek için yaptıklarını ileri sürerler.
İtaatkârların içindeki otoriterlik ve hükmetme arzusu da durmaksızın güçlenecektir.
Korku ve itaat iklimi olan yerde yaratıcı zekâlar, uygun ortam bulmaz, üretemez.
İnsan kime neden niçin itaat eder? Her şeye karar veren, her şey de itaat ister.
Peki, sevgi nerede?
Doğu toplumları sevgi derler ama sevgisiz bir yaşam biçimini, şiddete dayalı yaşam biçimini tercih etmişlerdir.
Ancak bunun sorgulamasını da yapmazlar, yapamazlar. Aklı bilimi esas almamanın bedelini ise yaşamlarını acı
ile ızdırapla seçkin din yönetim sınıfına köle gibi hizmet etmekle bulurlar. Efendileri böyle bir düşünce yaşam ve
sistem sunmuştur onlara.
Türkiye’nin, İslam dünyasının yöneticileri, siyasetçileri, bürokratları, din adamları, zenginleri ve köle gibi onlara
çalışan halk yığınlarını gördükçe bu acı gerçekler ortada değil mi?"
AKIL KORKU VE İTAAT - Nurullah AYDIN