Türkiye'de Y.P sporunda gelinen nokta, serbest düşünceler..

Yamacparaşütü ile ilgili genel konuları buraya yazabilirsiniz.

Moderatör: Moderatör Ekibi

Kullanıcı avatarı
PROFLY
Mesajlar: 476
Kayıt: 08.04.2006, 10:23
Ad Soyad: Mesut Albayrak
Şehir: Bursa
:
50+ Club Dealer
Aldığı Beğeni: 0 / 0
Pilot Menüsü: 

Türkiye'de Y.P sporunda gelinen nokta, serbest düşünceler..

Mesaj #1 gönderen PROFLY » 9 yıl 6 ay önce (09.09.2014, 00:50)

Merhaba.. Uzun zamandır forumda konulara iştirak etmiyordum, ya malzeme ya da geçmiş olsun-taziye vb. sebebi ile yazdım. Zaten bir yılı geçti uçuşa ara vermiştim.

Bu süre zarfında sporu ve camiayı ve de tabiki kendimi de daha iyi gözlemleme fırsatım oldu. Aklımdan geçenleri elimden geldiğince samimi bir dille toparlamaya çalışacağım. Umarım okuyanlara bakış açısı anlamında faydası olur, yada sizin de katkılarınız olur.

Bu sene kazalı bir yıl oldu. Almanya Fransa vb. ülkelerdeki yıllık ölümlü kaza istatistiklerini bilmiyorum ama tahminim ülkemizde bu oranın daha yüksek olduğu yönünde. Bunun sebeplerini çok iyi düşünüp analiz etmemiz gerekiyor.

Öncelikle belirtmek isterim ki her kazanın bir sebebi vardır. Bir de %10 u geçmeyen oranda sebebi belirlenememiş kaza vardır. Örneğin ben yarın uçsam- ölsem sebep ‘adam bir yıldır uçmuyordu, antrenman eksikliği vardı’ dır. Bir zamanlar her gün uçuyordum, o zaman kaza geçirip ölmüş olsam ‘hergün uçuyordu, limitleri çok zorluyordu’dur. Rüzgar sert ise rüzgardır, kanat eski ise kanattır. Pilot acemi ise pilottur yada eğitmendir, pilot usta ise ikarus sendromudur vb.. Yani insanoğlu içgüdüsel olarak kendini bir şekilde teselli eder, yada kendisini uyaran, yapma etme diyen eşe dosta da bir sebep belirtmesi gerekir. Bir kaza duyunca ilk tepkiniz nasıl olmuş diye sormaktır. O an niye bunu sorduğunuzu düşünün, ders çıkarmak içinmi kendinizi teselli içinmi? Evet bu spor risksiz değildir ama alınan risk oranını da pilot belirler.

Kazaya sebep teşkil edecek bir çok ihmalin gerçekleştiği kalkışların inişlerin ve uçuşların ve eğitimlerin, hava şartlarının çoğu zaman affedici olduğunu görmüşümdür, pilot şans eseri hiç yara almaz. adama bak hiçbirşey olmuyor, ona olmuyorsa bize hiç olmaz diye de düşünebilirsiniz.. Yani ölüm ve yaralanmalı bir kaza için; şu şu durumlarda illa böyle bir şey olacak da diyemeyiz. Bu durum da, bir çok pilota tehlikeli bir özgüven vermektedir. Bu yanılgıya düşüp, güvenlik tedbirlerini ihmal etmeyin.

Hava sporları bir bilim dalıdır, önce fiziksel kuralların akılda iyice yerleşmesi gerekir, pilotun bilinçsel olarak herşeyi kafasında oturtması gerekir. Hem aerodinamik olarak hem de uçuş tekniği açısından. Havacılığı sadece hava atmak, farklı olmak, kendini kanıtlama gibi ruh halleri ile yapan yada yapmak isteyenlerde elbet çıkacaktır. Fakat genel başlama sebebi insanoğlunun uçma tutkusudur. Olayı sadece uçma olarak görmek değil, akılda iyice oturtup pratiğe geçirenler daha başarılı olmaktadır.

Örnek 1: Direkt eğitim alan bir kişi ile eğitim alan arkadaşlarının yanına bir süre gelip hadi bende yapayım diyen ikinci kişiyi karşılaştırırsak; ikinci kişi daha çabuk öğrenir. Çünkü izlerken bazı şeyler aklında yer edinir ve mantıken kavrar.
Örnek 2: mesafe uçuşları yapan bir kişi önce termiğin mantığını, nasıl hat çizmesi gerektiğini, termiğin nerelerden kopacağını vb. öğrenirse başarılı olur. Yoksa devamlı patlayıp bir süre sonra sıkılır.

Havacılık sporunda amaçların iyi belirlenmesi gerekmektedir. Pilot istenen başarının yakalanmaması durumunda kusuru kendinde değil kanatta arar.

Örnek: geçen sene Anna isimli bayan sporcu En-B kanat ile neredeyse hergün yarışmada gol yaptı, bayanlarda birinci oldu.. Başarılı olmak için performanslı kanatlar edinip fazla risk alan kişilerden neredeyse hergün patlayanlar oldu.
Örnek 2: Bu sene 300 km uçan grubun içinde En-C seviyesinde kanatla uçanlar vardı, ama yarışma kanadı ile patlayanlarda var.. Bazı arkadaşlarımın çok hızlı kanat değiştirdiğine, seviye atladığına şahit olmuşumdur, istenilen başarı gösterilemedikçe içerdeki hırs daha performanslı kanat ister.. Aslında pilot kendi performansı ile uçması gereken güvenlik sınıfını birleştirdiğinde en iyi başarıyı göstereceğini farketmeyebilir. Bu durumda uçamayacağı bir kanadı edinir, hem tedirgin olduğundan uçuş başarısı düşer, hem de gereksiz risk almış olur.

Konuyu toparlarsam bu sporun hayatınızdaki yerini iyi belirlemeniz gerekir. Aslında bir hobi olarak başladığınız uçma olayını, hayatınızın merkezine oturtup yaşam biçimi haline getirirseniz; o zaman eşiniz işiniz ve çocuğunuzla daha az görüşeceksiniz demektir. Sizi bu noktaya hırs getirir. O zaman ilk cümleyi tekrar okuyup amacınızı sorgulayın. Eğer amacınız keyif almaksa bulunduğunuz durumda keyif mi aldığınızı yoksa hırsınızın peşinde mi koştuğunuzu düşünün. Eğer bekarsanız sıkıntı yok; iş olarakta yaşam stili olarak da belirleyebilirsiniz. Ama bir süre sonra eşinden boşanan ya da işinden ayrılan insanlar da tanıdım. Hayatta amacınız mutlu olmaksa bu sporu mutlu olmak için yapın, ama mutlu olmuyorsanız yine attığınız adımlarda ve spordaki amaç ve stratejiniz de yanlışlar vardır.

Bu spor maddi bir alım gücü gerektirir. Eski, kalitesiz, yıpranmış, aerodinamik özelliğini yitirmiş malzemeler risklidir. Yeni veya temiz kullanılmış malzeme sizin hayat sigortanızdır. Sıfır alınamasa bile temiz kullanılmış, uygun depolanmış, özen gösterilmiş malzeme kullanmaya özen gösterin. Bir paraşütün son sahibi siz olmayın! Çünkü telefon yada bir eşya almıyorsunuz; bozulunca çöpe atasınız. Kullandığınız malzeme, kendi hayatınız kadar değerlidir. Eğer malzemeniz satışa uygun değilse imha edin, kimseye satmayın kimseden mesul olmayın, kazanacağınız 3-5 kuruş, ömür boyu yaşayacağınız vicdan azabının yerini tutamaz.

Ben daha bu spordan zengin olan görmedim, ne eğitim vererek ne de malzeme satışı ile. Bir çok kişi yaptığı ticaret ile kendi masraflarını anca çıkarabiliyor. Ya da eğitimi de gönüllülükle yapıyor, nasıl daha fazla kişiyi camiaya kazandırabilirim diye. Ama sorumluluk alan, faydalı olmaya çalışan insanlar kimi zaman haksız eleştirilere maruz kalıp, demoralize de olabiliyor.

Eğitim standardizasyonunun ve kalite arttırımının kazaların azaltılmasında etkisi yadsınamaz. Bunun da zaman içinde olmasını umuyorum. Ama gerek fedarasyonun kapatılması, gerek THKdan bu yıl bir çok yetişmiş hocanın ayrılması camia için şanssızlıktır. Zaman içinde herşeyin toparlanmasını diliyorum..

İnsanların tabiiki kendi kafadengi olan ve uyuştuğu insanlarla gruplar kurması normal olandır, insanın tabiatındandır. Ama pek çok ilde bu gruplar düşman hale gelirler. Birbirlerinin açığını ararlar. Aslında bu tür gruplaşmalarda hobi ve aktivite amaçlı yapılan spordan alınan keyfi düşürür. Dolayısı ile kimse birbirine yapıcı eleştiri ile yaklaşamaz. Daha iyi bilen, bilmeyene yardımcı olamaz. Yada gördüğü bir hatayı uyarma şansı kalmaz. Söylediğinde ters tepkide görebilir.

Bunda sporda bir noktaya gelen kişilerin ulaştığı ego seviyeside etkilidir. Bir halısaha maçında bile fazla hırslı olan, kendini kaptıran kişiler, aslında keyif için orada olduklarını unutup diğerlerinin oynamasına şans vermez ve oyunun tadını kaçırabilirler. Benzer durumlar bu sporda da yaşanabilir. Ya da bir noktaya gelen kişilerin geridekileri aydınlatma ve yol göstermesinde eksiklikler vardır. Örnek: sıkça karşılaştığım ‘’Foruma hep acemiler yazıyor, ben ne gidip yazarak muhatap olacağım’’ söylemidir. Bunda belki forum kıdem sistemi olmaması vb. de etkili olabilir. Sonuç olarak forum, malzeme satılan, insanların takip ettiği ama paylaşımda bulunmadığı bir yer haline gelir. Yani değişik seviyelerdeki pilotların arasında irtibat problemi var.

Bir çok kişide polemiklerin içine girmemek için kendi işine gücüne bakar, paylaşımcı olmaz. Mesela ben neden yazdım; bir arkadaşı kaybetmenin üzüntüsü ile sadece taziye yazmayayım; gördüğüm hataları ve uyarıları yazayım da belki yazdıklarımdan istifade etmesi gereken biri olabilir diye yazdım.. Çok iyi bir pilot olduğumu iddia ettiğim için değil. A kişisi; ya bu kim oluyor da yazıyor diyebilir. B kişiside yazdığım bir noktayı eleştirip, polemik konusu yapabilir. Zaten oluşan polemikler de forumun işlevini kaybetmesinin sebeplerinden, birçok kişinin yazmama sebebi bu, tartışmayı bilmememiz..

İsteyen yazdıklarımı eleştirebilir, beni de eleştirebilir, sıkıntı yok.. İsteyen de ilavelerde bulunsun, belki okuyanlara faydası olur..

Sevgiler
Mesut


Kullanıcı avatarı
muco16
Mesajlar: 20
Kayıt: 08.02.2013, 01:43
Ad Soyad: Mücahit Aslan
Şehir: Bursa
Aldığı Beğeni: 0 / 0
Pilot Menüsü: 

Mesaj #2 gönderen muco16 » 9 yıl 6 ay önce (09.09.2014, 09:43)

Bilgi bigidir hoco alıp birkenara koymak gerekir birgun lazim olur

Kullanıcı avatarı
alp78
Mesajlar: 181
Kayıt: 06.05.2012, 19:24
Ad Soyad: Taner Alp
Şehir: İstanbul
Aldığı Beğeni: 34 / 2
Pilot Menüsü: 

Mesaj #3 gönderen alp78 » 9 yıl 6 ay önce (09.09.2014, 11:01)

camiayı ve düşüncelerini güzel özetlemişsin. aklına, fikrine sağlık Mesut :)

Kullanıcı avatarı
Pinokkyo
Mesajlar: 102
Kayıt: 23.11.2009, 13:54
Ad Soyad: Önder Aşık
Şehir: Denizli
:
50+ Club
Aldığı Beğeni: 2 / 0
Pilot Menüsü: 

Mesaj #4 gönderen Pinokkyo » 9 yıl 6 ay önce (09.09.2014, 12:02)

Selam Mesutum

Uyarıların tek bir kişiye gitse bile kardır.

Çok sevdiğim bir abim der ki: "Havacılıktaki başarıyı istatistiki bir veri ile asla ölçemezsin. %99,9 bile başarısızlıktır. Başarı illa ki %100 olacak." Yani basit bir hesapla %99,9 başarı demek Türkiye'de atıyorum 10.000 pilot varsa, bu 10.000 pilottan 10 pilotun hayatını göz ardı ediyorsun demektir. Olmaz....

Bireysel olarak net bir rakam vermek ne kadar sağlıklı bilmiyorum ama bence ülkemizde uçan arkadaşların minimum %90'ı (ben de dahil.) aldığı risklerin farkında değil.

İmkan varsa kaza yapan arkadaşları ziyarete gidiyoruz. Olmadı forumdan tek satır geçmiş olsun dileklerimizi iletip vicdani görevimizi yerine getiriyor ve arkasından kendi hayatlarımıza geri dönüyoruz. Olmaz, bence asıl sorgular kazadan sonra başlamalı.

Kaçımız kaza sonrası hayatları sorguluyor? İyileşme sürecinde neler yaşıyorlar? Neler hissediyorlar? Yaşanan kazanın maddi ve manevi boyutları nelerdir? İş, aile ya da sosyal hayatları bu durumdan nasıl etkileniyorlar? Kaza öncesi ve sonrası hayata ya da bu sporlara bakış açılarında ne gibi değişiklikler yaşanıyor? vs. vs.. (aldığımız riskler..) ve en sonunda şu sorular sorulmalı. Ya bu, ya da buna benzer bir kaza benim de başıma gelirse ben ne yaparım? Böyle bir riski almaya hazır mıyım değil miyim? Böyle bir kazadan sonra çevremde benden daha başka kimler etkilenir? vs. vs. (aldığımız risklerin boyutları..)

"Bana birşey olmaz.", OL-MAZ!...

Sevgiler
Önder

Kullanıcı avatarı
Airbender
Mesajlar: 474
Kayıt: 08.09.2008, 10:15
Ad Soyad: Cenk Arman
Şehir: Ankara
Aldığı Beğeni: 7 / 0
Pilot Menüsü: 

Mesaj #5 gönderen Airbender » 9 yıl 6 ay önce (09.09.2014, 14:15)

Bu spora başladığımdan beri uçuş ekibinden tanıdığım iki güzide insanı ki bunlardan birini olay anını birebir yaşayarak kaybettim. Bir çok kaza ve yaralanmalara da şahit oldum. Üzüldüğüm en önemli şey yeni başlayan arkadaşlarımızın zamanında bunlara bende dahil olmak kaydıyla sabırsız ve sonsuz uçma istekleri.
Herkes bu sporu anlatırken yolda yürümek gibi, araba kullanmak gibi terimler kullanıyor. Değil arkadaşım. Dünyanın en tehlikeli 10 sporundan biri. Eğitim alacaksın eğitimin sonsuz devam edecek. Ekipmanın tam ve bakımlı olacak. Beraber uçtuğun arkadaşlarını iyi tanıyacaksın. Kendini ve başkasını bu spor çok kolay diye kandırmayacaksın bu liste uzar gider....
Bu spora başlamamda en ufak emeği olan herkese sonsuz teşekkür ederim. Bu yazıyı yazdığı için de ve sevdiğim bir insan olan Mesut' a da teşekkür ederim.

Kullanıcı avatarı
JPPAKİN
Mesajlar: 141
Kayıt: 02.11.2011, 17:15
Ad Soyad: Akın Murat
Şehir: Tokat
:
Yarışma Pilotu 150+ Club
Aldığı Beğeni: 8 / 0
Pilot Menüsü: 

Mesaj #6 gönderen JPPAKİN » 9 yıl 6 ay önce (10.09.2014, 12:40)

Mesut'un ve diğer arkadaşların belirttiği konular doğru ama ben şunu da belirtmeden edemeyeceğim.

Günümüz modern yaşamı insanı bir parçası olduğu olduğu doğadan koparmış durumda. Özellikle doğa sporları, bizi çok derinlerimizde genetiğimizde olan doğa ile mücadele ve doğanın bir parçası gibi hareket etme kabiliyetlerimizi tekrar ortaya çıkardığı için bizi cezbediyor...Yani insan e-maillerle, ticari menfaat dürtüleri ve laf ebeliği ile Modern yaşamda verdiği beşeri hayat mücadelesinden; bu sporlar sayesinde dibine kadar saf ve reel doğa-insan başbaşalığı ve fiziki hayatta kalma mücadelesinin göbeğinde bir anda kendini buluyor....Bu durum korkuların yanı sıra çok büyük miktarda; genetik doğa parçası olma yanımızı beslediği için hele adrenalinide kıvam artırıcı olarak düşünürsek bizim için mutluluk pınarı haline geliyor.

Bu membaadan içmenin bir çok yolu var; futbol, dağcılık, avcılık, yp, kayak ve benzeri...Biz yp'i tercih ettik ve bu hazzı yaşatan sıralamadaki en öndeki sporlardan biri bu..

Peki, doğa ile başbaşa kalmış hınbıl, kafayı çalıştırmayan, kendini kalibre etmemiş etrafındaki herşeyi kendi hayat mücadelesinde bir araç olarak kullanmayı bilmeyen bir ceylanın Serengeti'de hayatta kalma şansı nedir arkdaşlar? 2 dakikada param parça ederler....

Bizde bence aynen bu ceylan'ın pozisyonundayız(doğa ile mücadelesi anlamında) o yüzden kendimizi kondüsyon, mental ve zeka olarak ister 5 dakika sürsün ister 5 saat sürsün her uçuşumuzda hazır olmalıyız mevzuya...Şehirli Ahmet formatından çıkıp Serengeti'deki Ahmet formatına girmeliyiz bence :)

Yani işin özeti bu sporu ve uçmayı çok seviyorum...Benim kişiliğime ve hayata bakışıma inanılmaz olumlu şeyler kattı sosyal hayatımda sizleri tanımam cabası...bu keyifli tarafı unutmadan kendimizi gerçek hayata..doğa ile başbaşaya hazır tutarsak sorun yok diye düşünüyorum....Ama %100 hazır....